Diabetes mellitus; Şekerli diabet, şeker hastalığı

 

İnsülin hormonunun yokluğu, yetersizliği veya etkisizliği sebebiyle kan şekerinin normal düzeyin üzerine (hiperglisemi) yükselmesiyle ve idrarda şeker atılmasıyla (glikozüri) teşhis edilen bir metabolizma hastalığıdır.

 

Milattan sonra birinci asırda Kapadokya’da yaşayan Aretaeus, fazla su içen ve fazla idrar çıkaran hastaların durumuna “Diabetes” yani akıp gitme, öteye geçme adını vermiştir. Ortaçağ hekimlerinden İbni Sina, diabetik hastaların idrarları buharlaştırıldığında kahverengi ve tatlı bir kalıntı bıraktığını bildirmiş, diabetiklerin idrarını tadarak tatlı olduğunu ise ilk olarak 1674 yılında Thomas Willis saptamış ve bu hastalığa ‘ballı’ anlamına gelen mellitus adını eklemiştir. Hastalığın pankreas ile ilgisi ise, 1889 yılında Minkowski’nin pankreasını çıkardığı bir köpeğin diabetik oluşu ile kesinlik kazanmıştır. 14 Ağustos 1921‘de ise Banting ve Best insülini bulmuşlar ve 1964’te de Çinliler ve Amerikalılar birbirinden bağımsız olarak insülinin sentezini başarmışlardır.  Pankreas’ın kitlesinin %1.5’unu oluşturan Langerhans adacıklarında alfa, beta ve delta olmak üzere üç tip hücre vardır. Beta hücreleri adacığın merkezinde bulunurlar ve insülin salgılarlar.

 

Diabetes mellitus yani şeker hastalığı basit olarak tip 1 ve tip 2 olarak ikiye ayrılır. Tip 1 diabet genel olarak çocuklukta ortaya çıkar. Bu hastalarda insülin hormonu çok yetersiz olduğundan insülin iğnesi kullanmak gereklidir. 

 

Tip 2 diabette ise başlangıçta hormon miktarı çok azalmadığından sadece diyetle veya ağızdan alınan ilaçlarla tedavi uygulanabilir. Ağızdan alınan şeker ilaçları pankreası uyararak insülin salgısını arttırırlar veya bağırsaklardan karbonhidratların emilimini azaltırlar.Hastalık ilerledikçe insülin miktarı dahada azalırsa bu durumda tip 2 diabettede insülin kullanımı gerekebilir.

 

 

Şeker hastalığının kliniği:

 

Şeker hastalığının en belirli özelliği çok su içme ve sık idrara gitmedir. Bazı durumlarda kişiler şekerleri çok yükselene kadar hiçbirşey hissetmeyebilirler. Bu nedenle şeker hastalığı riski taşıyanlarda ( örn. Ailesinde şeker hastası olanlar, fazla kilolular..) belirli aralıklarda kan kontrolleri yapmak gerekir.

 

Açlık kan şekerinin normal bulunması şeker hastalığı olmadığını göstermez. Sadece şeker yükleme testiyle ortaya çıkarılabilen gizli şeker hastalığıda vardır.

 

Diabet hastalığı ilerledikçe bazı organlara zarar verebilir. En önemli problemler şunlardır.

 

Diabetik retinopati: Göz damarlarının tutulması ile ortaya çıkar. Körlüğe neden olabilir.

Diabetik nefropati: Böbrek damarlarının tutulması ile oluşur. Böbrek yetersizliğine neden olabilir.

Diabetik nöropati: Değişik sinirlerin tutulması sonucu o bölgenin uyuşması veya güç kaybı ile ortaya çıkar.

Enfeksiyonlar: Diabet hastalarında enfeksiyonlara (iltahap) yatkınlık artmıştır. Bu yatkınlık vücut direncinin düşmesinden ve organların kanlanmasının bozulmasından ileri gelir.

Ateroskleroz (Damar sertliği): Ortaya çıktığı organa göre kalp krizinden felce kadar çeşitli hastalıklara neden olur.

 

Tanıda kullanılan testler: En sık kullanılan test açlık kan şekeri (AKŞ) tayinidir. Bu test sabah aç karnına kan alınarak yapılır. Kan şekeri 100 mg/dl’ yi geçmemelidir. Bu test sadece artık kontroldan çıkmış diabet hastalığının tayininde kullanılır. Gizli şeker hastalığında AKŞ normaldir. Bunlarda hastalığı tespit etmek için şeker yükleme testi (OGTT) gerekir. Ayrıca idrarda şeker ve keton tayini, HbA1c , C peptid ,insülin seviyesi gibi testlerde şeker hastalığında sık olarak kullanılır.

 

Tedavi: Diyet en önemli tedavidir. Diabet hastası şekeriyle birlikte yaşamayı öğrenmeli ve hayat boyu diyetine dikkat etmelidir.Oral antidiabetik ilaçlar pankreastan insülin salınımını arttırırlar. Ayrıca bağırsaktan şeker ve karbonhidratların emilimini azaltan ilaçlarda vardır. İnsülin vücuda enjeksiyon ile verilir. Kısa etkili, uzun etkili ve her ikisinin belli oranlarda karışımından meydana gelen mixtard insülinler kullanılmaktadır.

 

 

Sık sorulan sorular: 

1- Hamilelikte şeker hastalığının önemi nedir?

Hamilelikte ağızdan alınan ilaçlar kullanılamaz, bu nedenle hastanın hamile kalması önceden planlanmalı ve ilaçlar kesilerek insüline geçilmelidir. Şeker hastalarında hamilelik normal kişilere nazaran daha riskli olduğundan hem şeker hemde jinekolojik kontrolleri daha sık ve özenle yapılmalıdır.

 

2- Şeker hastaları spor yapabilir mi?

Diabette spor yapmak tedavinin bir parçasıdır. Spor hem kalori yakmak için, hemde vücuda sağladığı diğer yararlardan ötürü tavsiye edilmektedir.

 

3- Şeker hastalarını sürekli insülin yapmaktan kurtaracak yeni gelişmeler varmı?

Son 1-2  yıldır pankreasın insülin salgılayan beta hücrelerini kadavralardan alıp şeker hastalarına nakletme çalışmaları yapılmaktadır. Bu çalışmalar ümit verici olmakla birlikte henüz kesin sonuçlar yayınlanmamıştır. Ayrıca nakil olan hastalar hayat boyu vücudun bu hücreleri reddetmemesi için ilaç kullanmak zorunda kalmaktadırlar.

 

4- İnsülin bağışıklık yapar mı?

İnsülin hormonu zaten vücutta bulunması gereken bir maddedir. Bu nedenle alışkanlık yapması söz konusu değildir. Fakat insülin sürekli kullanılması gereken bir tedavi olduğundan böyle bir yanlış inanış oluşmuştur.